Bir kaç gün önce çok yakın bir arkadaşımdan bir telefon aldım ve telefonda ağlamaklı bir ses tonu ile ”Lütfen yardım et, ilişkim çok kötü durumda! Hatta ayrılıyoruz…” dedi. Öncelikle sakin olmasını ve neler olduğunu anlatmasını istedim. Anlattıklarını aynen aktarıyorum;

”Yaklaşık 3 aydır çıkıyoruz diyebilirim. Başlangıçta her şey harika gidiyordu. Sürekli birlikteydik ve zaman nasıl geçti anlamıyorduk. O kadar çok her anımızı birlikte paylaşmak istiyorduk ki, aynı evde yaşamaya karar verdik. Tanıştıktan bir ay sonra onun evine taşındım ve birlikte yaşamaya başladık. Bu arada biliyorsun aynı iş yerindeyiz ve işyerinde de sürekli vakit geçiriyorduk. Geçen ay eve eşya almak için İkea’ya uğradık ve gelecekte evlendiğimizde oturacağımız evin hayalini kurduk; hatta mobilya takımı bile seçtik diyebilirim. Bu sırada beni ailesi ile tanıştırdı. Görsen nasıl iyi insanlar, gerçekten harikalar! Babası ile oturup kahve içtik bana Ozan’ı anlattı uzun uzun… Bu şöyle yaramazdı, hiç ders çalışmazdı, eve geç gelirdi falan diye… Hayatımda ilk kez böyle güzel duygular yaşadım inanır mısın? Sonra birden bire ne olduysa Ozan zamanla git gide gergin olmaya başladı. Sabah uyandığında gergin, sosyal hayatta gergin, iş yerinde gergin… Üzerine de mutsuz.. Ne olduğunu sorduğumda kafasının karışık olduğunu, kendini mutsuz ve sanki enerjisinin emildiğini hissettiğini söyledi. İlk başta anlam veremedim; ama sonra bu durum giderek kötü bir hal almaya başladı. Bende anlam veremediğim için üzerine gittim ve kavga ettik. Telefonda 3 aydır sosyal hayatının kalmadığını, kimse ile görüşemediğini, bu ilişkinin onu yıprattığını ve enerjisini emdiğimi söyleyerek beni suçlamaya başladı. O kadar suçlayıcı konuşuyordu ki karşımdaki sanki Ozan değil de bir başkasıydı. Telefonu kapatmadan önce de ayrılmak istediğini söyledi. Şok olmuştum, bunu hiç beklemiyordum. Bir iki dakika boyunca hiç konuşamadım. Sanki boğazım düğümlenmişti. Öyle bir sızı girmişti ki kalbime nefes alamaz olmuştum. Ona bu ilişkiye bir şans daha vermesini söyledim, bilmiyorum seni seviyorum ama bu ilişkiyi yürütmemiz artık imkansız dedi. Net tavrı üzerine ara verelim böyle bitmesin yazık olur bu ilişkiye dedim; ama pek bir şey demedi. Sanırım şuan ara verdik, 3 gün oldu ve hala beni aramasını bekliyorum.. Ne olur bana yardım et ne yapacağımı bilemiyorum arayıp onu ikna etmeli miyim yoksa beklemeli miyim?”

Yakın arkadaşımın başına gelen bu durum aslında birçok çiftin başına geliyor ve başlangıçta harika olan ilişki zamanla kötüleşerek ayrılma noktasına kadar geliniyor.

Peki ama neden?

Hep böyle olmak zorunda mı?

Yoksa bu hikayede gözden kaçan bazı detaylar var mı?

Gelin isterseniz çokça karşılaşılan bu duruma ve neler yapılması gerektiğine maddeler halinde bir göz atalım.

  1. Öncelikle başlayan ve güzel giden bir ilişki heyecan ile başlar. Bu hikayedeki sorunlardan ilki ilişki başladıktan sonra sürekli olarak birlikte vakit geçirmek. Çiftler tabi ki birlikte vakit geçirecekler; ama burada önemli olan nokta özerkliği kaybetmeden, bireylerin kendine ait bir hayatları olduğunu unutmadan ilişkiye devam etmeleri! Bazı çiftler ilişkiye başladıktan sonra sadece birbirine vakit ayırıp diğer her şeyi gözardı edebiliyorlar. Bu durum ilişkiyi monoton bir hale getirerek heyecanın azalmasına ve ilişkinin hızla tüketilmesine sebep olabilir.
  2. İlişkinin başlangıcında unutulan sonrası için büyük sıkıntılar oluşturan en önemli konulardan biri ise çiftlerin birbirini tanımak için yeterince zaman ayırmaması. İlk zamanlarda hele ortada bir de aşk varsa çiftlerin başında adeta kavak yelleri eser ve bu dönemde bir çok önemli detay gözden kaçar. Arkadaşımın yaşadığı sorun ise tam olarak buydu. Üç ay gibi kısa bir süre içerisinde daha birbirlerini yeterince tanımadan evlilik gibi ciddi konuların konuşulmaya başlanılması gerçekçi olmayan beklentilere yol açtı. Bu aşamaya (evlilik konuşulması ve planlanması gibi…) çiftlerin  yeterli zamanı vererek, birbirini iyice tanıdıktan sonra gelmeleri ilişkinin geleceği açısından çok daha sağlıklı olacaktır.
  3. Bir ilişkide en çok dikkat edilmesi gereken konuların başında kullanılan dil kalıbı gelmektedir. Çiftler bir sorun ile karşılaştığında genellikle “sen” diline sahip olur ve karşısındakini suçlamaya başlar. Oysaki ilişki iki kişiliktir ve yaşanan her şey iki kişi arasında yaşanmıştır. Bu yüzden “sen” ile başlayıp karşı tarafı suçlamak yerine  cümleye “biz” diye başlayıp daha birleştirici bir ifade kullanmak hem ilişkiyi daha saygılı yapacak hem de gereksiz kırgınlıkların önüne geçecektir.
  4.  Belki de en önemli sorun ise; iki kişi olarak başlayan ilişkinin zaman içerisinde tek kişiye dönüşmesidir. İlişkide kararlar başlangıçta ortak alınırken zamanla tek bir kişinin kararları haline gelir ve çiftlerden biri ilişkinin kaderini diğerinin eline bırakarak seçimleri onun yapmasını bekler. Unutulmamalıdır ki ilişkide tarafların her  ikisi de ilişki için gerekli sorumluluğu almalıdır.                                                                                    Son olarak çiftlerden birisi ayrılma kararı aldığında diğerinin ondan bir şans dilemesi aslında sorunun çözümünü  sağlamaz aksine ertelenmesine neden olur. Böyle durumlarda oturulup ortak bir çözüm yolu hakkında konuşulmalıdır. Fakat bu halde de bir çözüme ulaşılmaz ise bazı durumlarda ayrılık kararı almak sorunlu bir ilişkinin devamından çok daha sağlıklıdır.

Hepinize mutlu, sevgi ve aşk dolu günler dilerim.

Sevgilerimle…

Taylan İPÇİ

Profesyonel KOÇ