MUTLU İLİŞKİLERİN EN BÜYÜK SIRRI NEDİR?

Hiç mutlu, huzurlu, her şey yolunda giden ve tam istediğiniz gibi dört dörtlük bir ilişki yaşadığınızı düşündüğünüz anda veya partnerinizle ilgili “İşte bu tam aradığım kişiyi buldum!!” dediğiniz anda ilişkinizin birden bire hiçbir sebep yokken sona erdiği oldu mu?  Birden bire her şey mükemmele yakınken büyünün bozulduğunu fark ettiniz mi? Muhtemelen bir çoğumuz bu sorunu yaşamışızdır  ya da çevremizden yaşayan birilerini duymuşuzdur. En kötüsü arkadaşımızın arkadaşı mutlaka yaşamış ve bize anlatmıştır ki bu konu makalelerde bile yerini almıştır. Bunun üzerine bilim insanları araştırmalar bile yapmışlardır. Peki aslına bakarsak çok basit olan ama genellikle bir çoğumuzun başına gelmiş ya da gelecek olan bu sorun neden kaynaklanır? Yani ne olur da bir gün sabah kalkıldığında sanki peri masalından uyanmış gibi büyünün bozulmuş olduğunu görürüz? Zehirli kırmızı elma mıdır ki bütün bunlara sebep, veya aç gözlü kurt mudur? Hangi masal olursa olsun mutsuz sona neden ulaşılır? Bu konuda düşünürken genellikle gözden kaçan bir hatadan bahsetmek istiyorum sizlere. Dilerseniz bu durumu size yaşanan bir örnek ile açıklayayım;

Geçen gün çok samimi bir arkadaşımla sohbet ederken bana bir türlü ilişkilerinde doğru   kişiyi   bulamadığını, tabiri caitse dikiş tutturamadığını veya tam bulduğunu sandığı anda birden bire  ilişkinin anlamsızca bittiğini ve bu duruma çok üzüldüğünü belirtti. Bazen çok uzun süreceğini  düşündüğü ilişkilerinin bile birden bire hiç anlamı yokken bitmesi onda hayal kırıklığı yaratmıştı. Artık evlenme yaşı da evdeki büyüklerin deyimiyle geçiyordu. Çevresindeki arkadaşlarının bir çoğu  da evlenmişti zaten. Bir kaç ilişkisine bizzat kendim de şahit olsam da yine de konuyu biraz  açmasını ve şu ana kadar bu durumu yaşadığı ilişkilerini anlatmasını istedim. Şu ana kadar yaşadığı  bir çok ilişkiden ve kız arkadaştan bahsetti. Konu konuyu, örnekler örnekleri açtı. Sizlere kısaca en  son yaşadığı bir ilişkiden örnek vermek istiyorum. Aynen şu şekilde aktardı. ”Bir ay önce iş  yerinden bir kızla konuşmaya başladık, kız da bir o kadar güzel. Beni zaten işe ilk girdiğinden beri  etkiliyordu.  Konuşuyoruz derken de bir kaç hafta içinde sevgili olduk. Başlangıçta her şey  harikaydı. Sanki bir  rüyada gibiydim. Aradığım kızı bulduğumu düşündüm. İş çıkışlarında lüks  restaurantlarda yemek  yiyor, harika vakit geçiriyor, geceleri bara gidip bir iki içip dans ediyor, hafta sonları Çeşme’de  denize gidiyor eğleniyorduk. Bu süreçte operaya, jazz dinlemeye bile gittik  hatta inanmayacaksın  ama romantik filme bile gittik. Sonra ne olduysa zamanla sanki aramızdaki “elektrik” bitti. Hiçbir şey konuşamıyoruz, anlaşamıyoruz sanki başka dünyaların insanı  olduk ve sonunda çok büyük kavga  ederek ayrıldık. Hatta ben kıza tokat attım. Sanırım olmayacak  ya bunlar hep beni buluyor. Sanırım  ben ilişki yaşamayı beceremiyorum sence ne yapmalıyım?”  dedi.

Peki bu ilişkide yanlış olan neydi?

Ben arkadaşımı iyi tanıyorum ama size de kısaca anlatayım. Arkadaşım ilişkiye başlarken kendi gibi olmayı bırakıp karşısındakini etkilemek için bambaşka bir karaktere bürünmüştü. Mesela operaya, jazza veya sinemadaki romantik filme kendisi nefret etmesine rağmen sırf kız arkadaşı seviyor diye gidiyor ve kız arkadaşına çok zevk aldığından bahsediyordu. Bunları kendisine hatırlatıp neden böyle davrandığını sorduğumda ise “Ne yapayım kızı etkilemek istiyordum” dedi. İşte ilişkilerde en büyük yanlış burada başlar. Çevremde ilişkisi düzgün gitmeyen ve mutsuz olan birçok kişi ilişkisinin başlangıcında kendisini ortaya koymak yerine bir nevi “kendilik imajı” yaratıyor yani olmadığı kişi gibi davranıp rol yapmış oluyor. Böylelikle ilk zamanlar çok heyecanlı ve iyi giden ilişkide zaman içerisinde büyü bozuluyor, masal sona eriyor ve çiftler kendi karakterine geri dönüyor. Sonuç olarak da ister istemez ilişki sonlanıyor.

Size tavsiyem; bu noktada yapılması gereken en önemli şey ilişkiye başlarken kendiniz olmaktır. Hem bu sayede siz de ilişkide olmadığınız kişi gibi davranmaya çalışarak kendinizi gereksiz yormamış olursunuz, hem de bir ilişkinin olmazsa olmazı olan “güven” unsurunu daha ilk başlarda küçük yalanlarla sarsmamış olursunuz.. Etkilemek için yapılan küçük hamlelerin devamının gelmediğini gören karşı taraf artık sizin değiştiğinizi düşünüp savaş açar. Aranızdaki elektrik çıkan bu savaşla yanar gider. Geriye elinizde yine mutsuz bir son, başarısız gibi görünen bir ilişki girişimi kalır. Oysa kendiniz olduğunuz halde karşınızdaki kişiyle uyumunuz düşündüğünüz gibiyse ilişki zaten kendiliğinden devam eder. İşte böyle ilişkilerin de sonu mutlu biter.

Mutlu sonlar diliyorum efendim…

Hepinize sevgilerimle…

Taylan İpçi